Çanakkale Şiirleri
  


ÇANAKKALE
 
Türk'ün başı diktir,asla öne eğilmez.
İmanı kavidir,bileği hiç bükülmez.
Dünya tarihine kazılmıştır,silinmez.
Mehmetçikler ölümsüzdür,
"ÇANAKKALE GEÇİLMEZ"
 
Yüce bir onurdur Çanakkale'li olmak.
Şehitlere rahmet,Mukaddestir bu toprak.
Güzel doğasında,tertemiz havasında,
Mutluluk kıvançtır.nefes alıp yaşamak.
 
Gökyüzünden gece ve gündüz rahmet yağar.
Düşman barınamaz,efsunludur bu diyar.
Berrak,kıpır kıpır boğazın suları,
Zafer türküleri söyler esen rüzgar.
 
Seherde Ezan sesi,susuz ruhlara kaynak;
Akşamın grup rengi,denizde bayrak bayrak.
Dünya tarihine kazılmıştır silinmez,
Mehmetçikler ölümsüzdür,
"ÇANAKKALE GEÇİLMEZ"    
 

 
 
 ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
 
Seyredin tefekkürle,batının yaptığını,
Çanakkale'de her yer et ve kemik yığını.
Her karış toprağında ya kafa ya bir el var,
Ya bir mermi kovanı veya bir şarapnel var.
Top, tank ve uçağıyla yüklenmiş haç hilale,
O destanını göklere nakşetmiş Çanakkale.
 
Kimi Kars,kimi Sinop,kimi Manisa'lıdır,
Potinleri yırtılmış,çoraplar yamalıdır.
Tekbirlerle düşmanın üstüne gidiyorlar,
Sanki ölüme değil, düğüne gidiyorlar.
Ezanın susmaması tek hedef,ana dava,
Uçak kağıttan bir kuş,donanmalar mukavva.
 
Toprak etten kemikten,deniz kandan al gibi,
Hava;barut ve duman,ölüm şerbet,bal gibi,
Tattın Allah yolunda şehadetin hazzını,
Bak Melekler kılıyor Cenaze Namazını.
Toprağa düşenlere,düşmeyen eder gıpta,
Şehit,on kere Şehit olmak ister kalkıp da.
        
                                     Ahmet Mahir PEKŞEN 
 
 
 
 
YÜREĞİNDE YAŞATAN ANLAR
 
Kalbinizin atışları titretiyordu toprakları
Kulakları çınlatıyordu.Allah Allah sesleri
"Saolsun Vatanım" oldu hepsinin son nefesleri
Unutmak mümkün mü?Çanakkale'de Şehitleri.
 
Her karış toprakta var ayak iziniz
Canınızı feda ettiniz,kurtuldu vatanımız
Ne toptan ne tüfekten korkmadı hiç gözünüz
Düşmana en büyük silah iman gücünüz.
 
Elinde bir süngü dikkatle bakıyor denize
Altmış üç askerle düşmanı getirdi dize
Çanakkale'deki binlerce şehit gibi
Yahya Çavuş seni de gömdük kalbimize.
 
Hedef almış askerler,yürüyor denize doğru
Kimsenin aklına gelmiyor,ne kızı nede oğlu
Biliyor gittiği yol cennete doğru
Ölümden korkmuyor,çünkü o Türk oğlu.
 
El sürmesin kimse kutsaldır bu topraklar
Hep süzülsün göklerde,inmesin hiç bayraklar
Çanakkale'yi anlatmaya yetmez sayfalar
Seni ancak yüreğinde yaşatan anlar.
                   
                                                Edibe AYDIN




 
BİR BAŞKADIR ÇANAKKALE’M
 
Bir başkadır Çanakkale'min toprakları
Nesillerin sıcaklığı sinmiş üstüne
Bayrak rengi bir sel almış böğrüne,
Sel toprağa tutkun mahcup,toprak hazin yele
bunun için esintilidir,inler Çanakkale
 
 
             Bir başkadır Çanakkale'min mevsimleri,
Yazı bahar gibidir,baharı kış misali
Hele boğazının görülmeye değer hali
hele sislendiği zaman hele,
Rüyalar katından iner Çanakkale
 
 
Bir başkadır Çanakkale'min Eylülleri,
Hırçın rüzgarı diner,ağaçlar yarı şekerlemede
Anıları müzelere çekilir kendi halinde
Her yıl bu ay cıvıldaşan öğrencileriyle
Çimenlikten,Atatürk'ü seyreder Çanakkale.
 
 
Bir başkadır Çanakkale'min türküleri,
Bazıları bağrımızı delen kurşun sanki,
Bazıları hastayı bile oynatır inan ki
Gazileri geçmişiyle tutuşur elele
Nağmelerde destanlaşır gider,Çanakkale.
 
 
Bir başkadır Çanakkale'min Mart ayları,
Bu ayda fetih için kırk yiğit sallardadır,
Bu ayda Türk gücü yine masallardadır;
Onsekiz Mart gibi destan yansıyınca istikbale
Gözlerde pınardır çağlar,sel sel iner Çanakkale
 
 
Bir başkadır Çanakkale'min akarsuları,
Menderes'in elmalarda yansıyor güzellikleri;
Kocabaş'ta savaşırken izlemişler İskender'i
Bir göz soğuk, bir göz sıcak akan dereleriyle
Mavilikler dünyasında dans eder Çanakkale.
 
 
Bir başkadır Çanakkale'min denizleri,
Kıyıları bir gerdanlık gibidir,emre hazır
Dalgaları tarihi mırıldanır satır satır,
Karanlık limandaki nurdan alevleriyle
"Mağribiakşamlar"a seferdedir,Çanakkale.
 
 
Bir başkadır Çanakkale'min yer şekilleri,
Dağları tepe haline gelir,tepeleri dağlaşır birden
Kazdağı'ndan Sarıkız su alırken körfezden
Kocaçimen Kemal ile gelir erişilmez hale
İşte burdan tüm dünyaya kükrer Çanakkale.
                                  
 
Ahmet KAŞIKÇI
 
 
 
  BİR YOLCUYA
 
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
 
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğüm bu tümsek, Anadolu’nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed’in yattığı yerdir.
 
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğuldu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir.
 
Düşün ki, hasrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda, bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
 
        
NECMETTİN HALİL ONAN
 
 
 
          
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
 
Gürleyen top sesleri Mehmetçiğin sesidir.
Çanakkale ulusun bütünleştiği yerdir.               
Denizde Nusrat'ımız,karada bataryalar,            
Hamidiye atışta,birde Mesudiye var.
 
Düşmana yok verecek bir karış toprağımız,
Anadolu bizimdir dalgalan bayrağımız.
 
Conkbayırı, Kilitbahir, hele Anafartalar,
Tarih sayfalarına yeni bir destan yazar.
Korkumuz yok,birleşsin gelsin yeni ordular,
Atatürk'ün izinde yenilmez Mehmetçik var...
 
Düşmana yok verecek bir karış toprağımız,
Anadolu bizimdir dalgalan bayrağımız.
 
Çanakkale köpürür düşmana geçit vermez.
Bu toprağın üstüne başka bayrak dikilmez.
Öyle bir zafer ki bu asırlarca silinmez.
Haykırır tüm ulusum 

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ.
 
 



 
ÇANAKKALE
 
Övün, ey Çanakkale, cihan durdukça övün!                     
Ömründe göstermedin bin düşmana bir düğün.  
Sen bir büyük milletin savaşa girdiği gün,                       
Başına yüz milletin üşüştüğü yersin.                            
 
Nice tüysüz yiğitler yılmadı cenk devinden,        
Koştu senin koynuna çıkar çıkmaz evinden.                   
Sen onların açtığı bayrağı alevinden,                             
Kaç bayrağın tutuşup yere düştüğü yersin!                       
                                  
Sen savaşa girince mızrakla, okla, yayla,
Karşına çıktı düşman çelikten bir alayla.
Sen topun donanmayla, tüfeğin bataryayla,
Neferin ordularla boy ölçüştüğü yersin.
 
Bir destana benziyor senin bugünkü halin.
Okurken duyuyorum sesini ihtilalin.
Övün, ey Çanakkale ki sen Mustafa Kemal’in
Yüz milletle yüz yüze ilk görüştüğü yersin!
 
                        
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
 

 
250 BİN VATAN EVLADI
 
ÇANAKKALE DESTANI
Çanakkale, Türkiye Cumhuriyeti’nin
Miladı olmuştur
·1.Dünya Savaşı başlıyor
·Çanakkale deniz savaşları öncesi
·Nusret mayın gemisi
·Fransız amirali 18 günü anlatıyor
·Alınamayan gemiler
·Savaşa katılan gemiler
·Kara savaşları
·Çanakkale’de esirler
·Türkler neden zehirli gaz kullanmadılar.

ÇANAKKALE ZAFERİ

Çanakkale Savaşları, 1. Dünya Savaşı’nın seyrini değiştiren, Türk’ün gücünü dünyaya bir daha duyuran, tarihe “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ” sözünü yazdıran büyük bir destandır.
1. Dünya Savaşı’nın başlarında İngilizler ve Fransızlar, İtilaf Devletlerinin üçüncüsü olan Ruslara yardım etmek için Çanakkale Boğazı’ndan geçip Karadeniz’e ulaşmayı planlamışlardı. Amaçlarından biri de İstanbul’u ve boğazları ele geçirmek, bu yolla Osmanlı Devleti’ni etkisiz hale getirmekti.
İngiliz ve Fransızlar bu düşünceyi gerçekleştirmek için kurdukları güçlü donanma ile Çanakkale Boğazı önlerine geldiler. Türk mevzilerini yoğun bir top ateşine tuttuktan sonra boğazı geçmeye çalıştılar ( 18 Mart 1915). Ne var ki Türk topçusunun düşman gemilerini bulan isabetli atışları ve Nusret Mayın Gemisi’nin boğaza yerleştirdiği mayınlar, düşman filosunu geri çekilmek zorunda bıraktı. Bu arada düşman gemilerinden bir çoğu battı, bazıları da kullanılamayacak duruma geldi.
Düşman, Çanakkale Boğazı’ndan geçemeyeceğini anlayınca, Nisan 1915’te Gelibolu Yarımadası’na asker çıkardı. Amaçları, yarımadadaki Türk gücünü yok etmek ve boğazı denetimi altına almaktı. İngiliz, Fransız, Avustralya ve Yeni Zelenda askerlerinden oluşan 70 bin kişilik bir kuvvet; asker ve silah sayısı bakımından az, fakat kahramanlıkta eşsiz olan askerlerimize saldırdılar. Mustafa Kemal komutasında 19. Kolordu, bu güçlü orduyu Anafartalar, Arıburnu ve Conkbayırı’nda dize getirdi. Çanakkale’nin geçilmez olduğunu anlayan düşman, Gelibolu Yarımadası’nı boşaltmak zorunda kaldı (1916). Askerlerimizin, kendilerinden kat kat güçlü düşmana karşı hem karada hem de denizde kazandığı bu zafer karşısında bütün dünya, Hayranlığını dile getirmiştir.
Çanakkale Zaferi, her yılın 18 Mart’ında bütün yurtta kutlanmakta, başta Mustafa Kemal olmak üzere, tüm komutanları ve 251 bin Mehmetçiğimizi saygıyla anmaktayız.





ŞEHİTLER
 
HEM SENİ SEVİYORUM DİYEBİLİYORUZ.....HEMDE VATAN SAĞOLSUN !!!

VE SAVAŞ BAŞLIYOR....
Yirminci yüzyılın başlarında Avrupa sınırlarından taşıyordu. Ekonomik rekabet, sömürgecilik ve milliyetçilik akımları Avrupa’yı ikiye bölüyordu. Almanya-Fransa ve Rusya-Avusturya arasındaki çekişmeler gerginliğe dönüşüyordu. 28 Haziran 1914’te Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahdı Arşidük Ferdinand’ın bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesi bu gerginliğe son noktayı koydu.
Avusturya’nın 28 Temmuz 1914’te Sırbistan’a seferberlik ilanının ardından 1. Dünya Savaşı başlamış oluyordu. Bir yandan Almanya, Avusturya-Macaristan ve İtalya’dan oluşan üçlü İttifak Devletleri, bir yanda da İngiltere, Fransa ve Rusya’dan oluşan Üçlü İtilaf Devletleri sonunda Avrupa’yı ikiye bölmüşlerdi.

Savaş ilanlarının ardından İtalya tarafsızlığını ilan ettiyse de bir yıl sonra İtilaf Devletleri’ne katıldı.

Osmanlı İmparatorluğu tarihin gördüğü en geniş sınırlara sahip olmuş, her çeşit milleti ve inanışı içinde barındırmış ve yaklaşık 600 yıl süren saltanatını 20. Yüzyılın başında kaybediyordu. Dışta ve içte yaşadığı mücadeleler Osmanlı Devleti’ni çökertiyor, topraklarını ve gücünü dağıtıyordu. Son olarak Trablusgarp ve Balkan Savaşları ile arka arkaya yenilgiler alan Osmanlı Devleti, Doğu Trakya dışında Avrupa’daki bütün topraklarını kaybetmiş, saygınlığını ve gücünü yitirmişti. Artık Osmanlı Devleti’nin ölümü bekleniyor ve diğer ülkeler tarafından paylaşım planları hazırlanıyordu.

KAHRAMANLAR
 
18 Mart 1915 günü Seyyid’in 13 arkadaşı şehit olmuş, topunun vinci bozulmuş ve işgâlcilerin top mermilerinin havaya kaldırdığı toprağın altında kalmıştı. Kurtarıldıktan sonra kalktı. Gözlerinden sel sel akan yaşlar yerleri ıslatıyordu. Dudakları aşk ve iştiyaktan şerha şerha yarılmıştı. Allahım! Allahım! Benden kuvvetini esirgeme...diye dua etti.
Bu yakarış, şüphesiz, hiç kimseninkine benzemiyordu, benzemedi. Çünkü Seyyid herkesten ayrı, herkesten başka türlü bir insan oldu, derin bir nefes aldı, Hak namına Hak yolundaydı. Aşk ile kendisinden geçmesi ve 215 okkalık top mermisini kucaklayıp sırtına alması bir oldu. Demir basamakları tam üç kez inip çıktı. Yanında bulunan Niğdeli Ali, Seyyid’in göğüs ve omuz kemiklerinin çatırtısını duyuyor, hayret ve dehşet içinde kalıyordu! Bu manzara tarihin hafızasına kazınacak kadar muhteşemdi. Topun namlusuna sürülen üçüncü mermi, savaşın kaderini değiştiren olayı meydana getirmiş ve İngilizlere ait Ocean isimli zırhlı bu merminin isabetiyle korkunç yara almıştı. Olay müthişti. Sanki denizin üstüne Kıyamet Günü gelmiş gibi ortalık feryat ve figânla doldu. Batarya Komutanı Yüzbaşı Hilmi Bey, üçüncü merminin namluya sürülüşünü ve patlayışını gördü. Gözlerine inanamıyordu. Hayâl gibi olayı izledi. Yüzbaşı koşarak ateşlenen topun yanına geldi ve o uzun heybetli namluyu elledi, ateş gibi sıcaktı! Dürbününü gözlerine götürdü, denizin üstünde alevler sarmış ve batmakta olan zırhlıyı görünce, efsane insan Topçu Neferi Seyyid’e sarılıp defalarca öptü. Koca Seyyid mağrur işgâlci donanmasının okyanusunu Çanakkale’nin mavi sularına gömdü.

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol