Yabancı Anıt Ve Mezarlıklar


YABANCI MEZARLIK VE ANITLAR ÜZERİNE

            Birinci dünya savaşında Gelibolu yarımadasında farklı ırklara, dinlere ve milletlere mensup insanlar savaşmış. Bugün ise can verdikleri bu topraklarda yatmaktadırlar. Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı içerisinde bulunan bu yabancı mezarlık ve anıtlar 1919 yılında, mütareke döneminde kurulmaya başlanmış ve sonuncusunun 1930 yılında tamamlandığı bilinmektedir.
            Milli mücadele döneminden sonra Osmanlı devletinin yıkılması ve Türk hükümetinin tanınmasının ardından 1922 yılında Lozan Barış Konferansına İsmet (İnönü) Paşa başkanlığında bir heyet gönderilmişti. Konferansta Gelibolu’daki yabancı mezarlık ve anıtlar gündeme gelmiştir. Bu mezarlık ve anıtların görüşülmesinin ardından bunlarla ilgili madeler belirlenmiştir. Daha önce belirlenen bu maddelere göre yarımadada bulunan yabancı mezarlık ve anıtlardan Gelibolu’da askerleri yatmakta olan bu milletlerin ve mensup vatandaşların yararlanılabilmesi için genel olarak şu 8 şart kabul görmüştür:

  1. Bu toprak parçası, barış antlaşmasıyla belirtilen amacından başka herhangi bir amaçla kullanılmayacaktır; bu yüzden, hiçbir askerlik ya da ticaret amacıyla, ya da maddelerde belirtilen asıl amacı dışında kalan başka hiçbir amaçla kullanılmayacaktır.
  2. Türk Hükümetinin, bu toprak parçasını -mezarlıkları da kapsamak üzere- denetlemeğe her zaman hakkı olacaktır.
  3. Mezarlıkları korumakla görevli sivil bekçilerin sayısı, mezarlık başına bir bekçiden çok olmayacaktır. Mezarlıklar dışındaki toprak parçası için ayrıca bekçi bulunmayacaktır.
  4. Bu toprak parçasında, ister mezarlıklar içinde ister dışında yalnız bekçiler için kesin olarak gerekli konutlardan başka konutlar yapılmayacaktır.
  5. Bu toprak parçasının kıyısında insan ya da yük yüklemeyi ya da karaya çıkartmayı kolaylaştırabilecek hiçbir rıhtım, dalgakıran ya da iskele yapılmayacaktır.
  6. Bu toprak parçasını ziyaret için gerekli bütün işlemler yalnız Boğazlar’ın iç kıyısında yapılabilecek ve bu toprak parçasına Ege Denizi kıyısından girmeğe, ancak bu işlemlerin tamamlanmasından sonra, izin verilecektir.
  7. Bu toprak parçasını ziyaret isteğinde bulunanlar silahlı olmayacaklardır; Türk Hükümetinin bu yasağın uygulanmasını denetlemeğe hakkı olacaktır.
  8. Türk Hükümeti, elli kişiyi aşan ziyaretçi topluluklarının gelişinden en az bir hafta önceden haberli kılınacaktır.

            Geçerli antlaşmalara göre yabancı mezarlık ve anıtların yukarıdaki statüye uygun şekilde ziyaret edilmesi ve kullanılması gerekmektedir.
            Gelibolu yarımadasında 34 tane yabancı mezarlık bulunmaktadır. Yabancı anıtların her biri bir millete aitken mezarlıklar için herhangi bir millete ait diyemeyiz.1915 yılında Türk kuvvetleri müttefik kuvvetlerle ve bu devletlerin sömürgeleri ile savaştığı için her mezarlıkta birçok millete ait asker yatmaktadır. Örneğin; Morto koyundaki  mezarlığın adının “Fransız Mezarlığı” olmasının sebebi içerisinde Fransız anıtı olmasından ve Fransız askerlerinin yanında gelen, Senegalli  ve mezarlıkta yatan diğer milletlere ait askerlerin yine Fransa adına savaşa katılmış olmasındandır.
            Yarımadada 4 Millete ait anıt bulunmaktadır. Bunlardan İngilizlerin 1( Helles Anıtı),Avustralyalıların 1 (Lone Pine Anıtı), Fransızların 1 (Fransız Mezarlığı içerisindeki Fransız Anıtı), ve Yeni Zelandalıların 4 (Conkbayırı Yeni Zelanda Ulusal Anıtı, Twelve Tree Copse Mezarlığı içerisindeki anıt, Hill 60 Mezarlığı içerisindeki anıt ve Green Hill Mezarlığı içerisindeki Yeni Zelanda Anııtı)

Yabancı Anıtlar

Lone Pine Cemetery (Yalnız Çam Mezarlığı)
Shell Green Cemetery (Yeşil Tarla Mezarlığı)
Johnston's Jolly Mezarlığı
4th Battalion Parade Ground Cemetery
Courtney’s And Steel’s Post Mezarlığı

Quinn's Post Cemetery (Bombasırtı Mezarlığı)
The Nek Cemetery (Boyun Mezarlığı)
Walker's Ridge Cemetery (mezarlığı)
Baby 700 Cemetery (Kılıç Bayırı Mezarlığı)

The Farm Cemetery (Çiftlik Mezarlığı)
New Zealand Memorial (Yeni Zelanda Ulusal Anıtı)
Chunuk Bair Cemetery (Conkbayırı Mezarlığı)

Beach Cemetery (Sahil Mezarlığı)
Shrapnel Valley Cemetery (Şarapnel Vadisi Mezarlığı)

Plugge's Plateau Cemetery(Mezarlığı)
Anzac Cove Commemorative Site(Anzak Koyu Tören Alanı)

Arı Burnu Cemetery (Mezarlığı)
Canterbury Cemetery(Mezarlığı)
No.2 Outpost Cemetery&New Zealand
Outpost Cemetery (2 No’lu Dış Karakol Mezarlıkları)
Embarkatıon Pıer Cemetery (İskele Mezarlığı)
Lala Baba Cemetery(Lala Baba Mezarlığı)
7th Field Ambulance Cemetery(7. Seyyar Hastane Mezarlığı)

Hıll 60 Cemetery & New Zealand Memorıal (Bombatepe Mezarlığı Ve Yeni Zelanda Anıtı)
Green Hıll Cemetery & New Zealand Memorıal (Mestan Tepe Mezarlığı Ve Yeni Zelanda Anıtı)

Hıll 10 Cemetery (Softa Tepe Mezarlığı)
Azmak Cemetery (Azmak Mezarlığı)

Redoubt Cemetery (Tabya Mezarlığı)
Skew Brıdge Cemetery (Eğri Köprü Mezarlığı)

Fransız Anıtı Ve Mezarlığı
Doughty-Wylıe’s Cemetery (Yarbay Doughty-Wylıe’nin Mezarı)
Cape Helles Memorıal (Helles Anıtı)

V  Beach Cemetery (V Sahili Mezarlığı)
Lancashıre Landıng Cemetery (Lancashıre Taburu Mezarlığı)

Pınk Farm Cemetery (Pembe Çiftlik Mezarlığı)
Twelve Tree Copse Cemetery & New Zealand Memorıal
(12 Ağaç Koruluğu Mezarlığı Ve Yeni Zelanda Anıtı)
250 BİN VATAN EVLADI
 
ÇANAKKALE DESTANI
Çanakkale, Türkiye Cumhuriyeti’nin
Miladı olmuştur
·1.Dünya Savaşı başlıyor
·Çanakkale deniz savaşları öncesi
·Nusret mayın gemisi
·Fransız amirali 18 günü anlatıyor
·Alınamayan gemiler
·Savaşa katılan gemiler
·Kara savaşları
·Çanakkale’de esirler
·Türkler neden zehirli gaz kullanmadılar.

ÇANAKKALE ZAFERİ

Çanakkale Savaşları, 1. Dünya Savaşı’nın seyrini değiştiren, Türk’ün gücünü dünyaya bir daha duyuran, tarihe “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ” sözünü yazdıran büyük bir destandır.
1. Dünya Savaşı’nın başlarında İngilizler ve Fransızlar, İtilaf Devletlerinin üçüncüsü olan Ruslara yardım etmek için Çanakkale Boğazı’ndan geçip Karadeniz’e ulaşmayı planlamışlardı. Amaçlarından biri de İstanbul’u ve boğazları ele geçirmek, bu yolla Osmanlı Devleti’ni etkisiz hale getirmekti.
İngiliz ve Fransızlar bu düşünceyi gerçekleştirmek için kurdukları güçlü donanma ile Çanakkale Boğazı önlerine geldiler. Türk mevzilerini yoğun bir top ateşine tuttuktan sonra boğazı geçmeye çalıştılar ( 18 Mart 1915). Ne var ki Türk topçusunun düşman gemilerini bulan isabetli atışları ve Nusret Mayın Gemisi’nin boğaza yerleştirdiği mayınlar, düşman filosunu geri çekilmek zorunda bıraktı. Bu arada düşman gemilerinden bir çoğu battı, bazıları da kullanılamayacak duruma geldi.
Düşman, Çanakkale Boğazı’ndan geçemeyeceğini anlayınca, Nisan 1915’te Gelibolu Yarımadası’na asker çıkardı. Amaçları, yarımadadaki Türk gücünü yok etmek ve boğazı denetimi altına almaktı. İngiliz, Fransız, Avustralya ve Yeni Zelenda askerlerinden oluşan 70 bin kişilik bir kuvvet; asker ve silah sayısı bakımından az, fakat kahramanlıkta eşsiz olan askerlerimize saldırdılar. Mustafa Kemal komutasında 19. Kolordu, bu güçlü orduyu Anafartalar, Arıburnu ve Conkbayırı’nda dize getirdi. Çanakkale’nin geçilmez olduğunu anlayan düşman, Gelibolu Yarımadası’nı boşaltmak zorunda kaldı (1916). Askerlerimizin, kendilerinden kat kat güçlü düşmana karşı hem karada hem de denizde kazandığı bu zafer karşısında bütün dünya, Hayranlığını dile getirmiştir.
Çanakkale Zaferi, her yılın 18 Mart’ında bütün yurtta kutlanmakta, başta Mustafa Kemal olmak üzere, tüm komutanları ve 251 bin Mehmetçiğimizi saygıyla anmaktayız.





ŞEHİTLER
 
HEM SENİ SEVİYORUM DİYEBİLİYORUZ.....HEMDE VATAN SAĞOLSUN !!!

VE SAVAŞ BAŞLIYOR....
Yirminci yüzyılın başlarında Avrupa sınırlarından taşıyordu. Ekonomik rekabet, sömürgecilik ve milliyetçilik akımları Avrupa’yı ikiye bölüyordu. Almanya-Fransa ve Rusya-Avusturya arasındaki çekişmeler gerginliğe dönüşüyordu. 28 Haziran 1914’te Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahdı Arşidük Ferdinand’ın bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesi bu gerginliğe son noktayı koydu.
Avusturya’nın 28 Temmuz 1914’te Sırbistan’a seferberlik ilanının ardından 1. Dünya Savaşı başlamış oluyordu. Bir yandan Almanya, Avusturya-Macaristan ve İtalya’dan oluşan üçlü İttifak Devletleri, bir yanda da İngiltere, Fransa ve Rusya’dan oluşan Üçlü İtilaf Devletleri sonunda Avrupa’yı ikiye bölmüşlerdi.

Savaş ilanlarının ardından İtalya tarafsızlığını ilan ettiyse de bir yıl sonra İtilaf Devletleri’ne katıldı.

Osmanlı İmparatorluğu tarihin gördüğü en geniş sınırlara sahip olmuş, her çeşit milleti ve inanışı içinde barındırmış ve yaklaşık 600 yıl süren saltanatını 20. Yüzyılın başında kaybediyordu. Dışta ve içte yaşadığı mücadeleler Osmanlı Devleti’ni çökertiyor, topraklarını ve gücünü dağıtıyordu. Son olarak Trablusgarp ve Balkan Savaşları ile arka arkaya yenilgiler alan Osmanlı Devleti, Doğu Trakya dışında Avrupa’daki bütün topraklarını kaybetmiş, saygınlığını ve gücünü yitirmişti. Artık Osmanlı Devleti’nin ölümü bekleniyor ve diğer ülkeler tarafından paylaşım planları hazırlanıyordu.

KAHRAMANLAR
 
18 Mart 1915 günü Seyyid’in 13 arkadaşı şehit olmuş, topunun vinci bozulmuş ve işgâlcilerin top mermilerinin havaya kaldırdığı toprağın altında kalmıştı. Kurtarıldıktan sonra kalktı. Gözlerinden sel sel akan yaşlar yerleri ıslatıyordu. Dudakları aşk ve iştiyaktan şerha şerha yarılmıştı. Allahım! Allahım! Benden kuvvetini esirgeme...diye dua etti.
Bu yakarış, şüphesiz, hiç kimseninkine benzemiyordu, benzemedi. Çünkü Seyyid herkesten ayrı, herkesten başka türlü bir insan oldu, derin bir nefes aldı, Hak namına Hak yolundaydı. Aşk ile kendisinden geçmesi ve 215 okkalık top mermisini kucaklayıp sırtına alması bir oldu. Demir basamakları tam üç kez inip çıktı. Yanında bulunan Niğdeli Ali, Seyyid’in göğüs ve omuz kemiklerinin çatırtısını duyuyor, hayret ve dehşet içinde kalıyordu! Bu manzara tarihin hafızasına kazınacak kadar muhteşemdi. Topun namlusuna sürülen üçüncü mermi, savaşın kaderini değiştiren olayı meydana getirmiş ve İngilizlere ait Ocean isimli zırhlı bu merminin isabetiyle korkunç yara almıştı. Olay müthişti. Sanki denizin üstüne Kıyamet Günü gelmiş gibi ortalık feryat ve figânla doldu. Batarya Komutanı Yüzbaşı Hilmi Bey, üçüncü merminin namluya sürülüşünü ve patlayışını gördü. Gözlerine inanamıyordu. Hayâl gibi olayı izledi. Yüzbaşı koşarak ateşlenen topun yanına geldi ve o uzun heybetli namluyu elledi, ateş gibi sıcaktı! Dürbününü gözlerine götürdü, denizin üstünde alevler sarmış ve batmakta olan zırhlıyı görünce, efsane insan Topçu Neferi Seyyid’e sarılıp defalarca öptü. Koca Seyyid mağrur işgâlci donanmasının okyanusunu Çanakkale’nin mavi sularına gömdü.

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol